Okunası Kitaplar

Sizlere edebiyat/kitap kategorisinde sizler için online kitap satan sitelerde okunası kitapları derledik:

Pınar KÜR-SADIK BEY
1976 yılında "Yarın Yarın" adlı romanıyla yazarlık hayatına başlayan 73 yaşındaki yazar "Küçük Oyuncu "(1977) ,Asılacak Kadın (1979) gibi birçok esere imza atan yazar bu eserinde ise şu konuları işlemiştir:
Romanın Konusu Kısaca Şöyle:
Sadık Bey, ellili yaşların sonlarında, büyük bir şirketin küçük hissedarı, boşanmış, bir kız çocuk ve bir torun sahibi...

Sadık Bey ertelediklerinin yerine koyduklarıyla yaşıyor ve özellikle anılması gereken bir sorunu da yok. Enikonu yolunda bir yaşam.
Ama Sadık Bey bir gün, değişirken farkına bile varmadığı şeyleri kurcalamaya kalkıyor...
Usta yazar Pınar Kür son kitabı Sadık Bey'le okurlarına sadece bir roman değil, her gün çeşitli benzerleriyle karşılaştıkları orta halli, orta sınıflı ve orta yaşlı efendi insanların karanlık dünyalarını da sunuyor.
"Merdivenleri ağır ağır çıkıyordu. Ve şiiri kendi kendine mırıldanıyordu: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden... Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak... OLMAYACAK... Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak. Başını kaldırıp yukarı baktı. Yaşadığı apartmanın dar merdivenlerinin tepesinde sema falan yoktu - ya da işte görünmüyordu. Şiirin gerisini hatırlayamadı. Epey uzun sürdü beşinci kata varması. Daireyi gençliğinde alıyorsun, merdiven, yokuş gibi şeyleri tehditkâr bulmadığın yıllarda... Sonra günü geldiğinde... soluk soluğa kalıyorsun."
(Tanıtım Bülteninden)

CEMALNUR SARGUT-HZ YAKUP FÜSU'SUL HIKEM  SERİSİ 8
Yazar Hakkında Kısa Bilgi: Mülk Suresi,Kenan Rifai ile Aşka Yolculuk,Allahıma Sefere Çıktım,gibi sayısız esere imza atan tasavvuf adına sempozyumlar veren ve bu konuda çalışmaları olan Sargut bu eserinde Hz.Yakup Fusu'sul Hikem Serisi'nin sekizincisini çıkarmıştır.
Romanın Konusu kısaca şöyle:
"Dünyaya dair her rütbe ve her ilim geçici ve dünyada kalıcıdır. Ezelî ilim ise Allah'ın kullarında kendi kabiliyetlerine göre tecellî etmesidir. Burada kullanılan tecellî kelimesine dikkat etmek gerekir. Bu kelime, bir aynada bir vasfın ortaya çıkması gibidir. Hulûl değildir, yani Allah kulun içine girmez. Kulda gözüken mucizeler Allah'a ait olup kulun kendinden zuhura gelmez. Allah kulu ile aracıyla konuşmaz. Sadece bu hakîkati öğretmek için görevlendirilen bazı kişiler vardır. Ne yazık ki halk onları görür. Halbuki yapan, yaptıran Allah'tır. Kul, kendisindeki Allah'a ait hakîkati kimin vâsıtasıyla görmüşse onu Allah zannetmeye başlar. Ondan görünen her mucizenin, o kişinin kendisine ait olduğunu sanır. Bu durumda Allah'a değil, aradaki kişiye tapmaya başlar. Bu da şirke sebebiyet verir ki Kur'an'da affı olmayan günahlardan biridir. Halbuki Hocam Kenan er-Rifâî, Allah'ı kula öğreten öğretmen ile Allah arasındaki büyük farkı şu şiiriyle belirtmiştir: Kulluğu müminlerin bir ulu Süphanedir. Hizmeti dervişlerin er olan insânedir. Bu durumda sen her kimden ne öğrenirsen öğren (peygamberden dahi) öğreten Allah'tır. Ama Allah'ın bu Rab isminde tesirli kıldığı ve ondan aşikâr olduğu seçilmiş kişiye şükretmek ve hizmet etmek gerekir. İşte ruhbanlık sınıfı böyle algılanırsa günah olmaktan çıkar. Mürşide veya peygambere duyulan sevgi de bu sebepledir. Buradaki hizmet kelimesinden maksat, mürşidin öğrettiği ve gösterdiği ahlâk-ı Muhammedî ile ahlâklanıp Kur'an ve sünnete uymak demektir. Bu ahlâkı anlatan kişi, kendini Allah'tan ayrı bir varlık olarak görürse veya biz onu böyle idrak edersek ruhbanlık oluşur ki bu da Allah tarafından reddedilir."
(Tanıtım Bülteninden)

PAULO COELHO-CASUS
69 yaşındaki Brezilyalı roman yazarı, Türkçeye çevrilmiş eserlerinde en çok "Simyacı'" eseriyle tanınmış ve birçok esere imza atmıştır.
Romanın konusu kısaca şöyle:
Yanlış devirde doğmuş bir kadınım ben, hiçbir şey düzeltemez bunu. Gelecekte hatırlanacak mıyım, bilmiyorum ama şayet hatırlanırsam mağdur bir kadın olarak değil, cesur adımlar atmış ve ödemesi gereken bedeli korkmadan ödemiş biri olarak görülmek istiyorum.
Mata Hari'nin tek suçu özgür bir kadın olmaktı: Sınırlar ve sınırlamalarla dolu bir dünyada kaderine boyun eğmeyen bir kadın...
Paulo Coelho, 20. yüzyıl başında casuslukla suçlanarak idama mahkûm edilen Mata Hari ile avukatı arasındaki yazışmalardan yola çıkarak kurguladığı Casus'ta bu olağanüstü kişiliği bir roman kahramanına dönüştürerek hayatın ve aşkın gizemlerini sorguluyor.
(Tanıtım Bülteninden)

ELİF ŞAFAK-HAVVANIN ÜÇ KIZI
1997 yılında eser vermeye başlayan  Elif Şafak,2009 yılında yayımlanan Aşk adlı romanıyla Türk Edebiyat Tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eserinin yazarı unvanına sahip olmuştur. 44 yaşındaki yazar Baba ve Piç,Bit Palas,Siyah Süt,İskender gibi birçok esere imza atmıştır.
Romanın Konusu ise şöyle:
İnanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuk...
Ben ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. Öyleyse ben neredeyim? Ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba? Bir üçüncü yol mesela? Kim bilir?
Şirin, Mona ve Peri… Günahkâr, İnanan ve Şaşkın. Münkir, Mümin ve Mütereddit… Böylesine farklı üç genç kadın nasıl bir araya gelebilir? Arkadaş olabilirler mi sahi? Hatta kız kardeş?
Tanrı, bilim, kimlik, aidiyet, Doğu-Batı tartışmalarının tam ortasında hiç kimselere benzemeyen, karizmatik bir adam, sarsıcı bir skandal ve sıra dışı bir aşk... yarım kalan... seneler sonra yeniden canlanan...
Elif Şafak büyüleyici dili ve sağlam olay örgüsüyle inanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.
Havva'nın Üç Kızı Türkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasında gidip gelen güncel bir hikâye anlatıyor.
Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman.
(Tanıtım Bülteninden)

İLBER ORTAYLI-IMPARATORLUGUN SON NEFESİ
Tarih profesörü olan İlber Ortaylı'nın birçok tarihi kitabı vardır,bunlardan bazıları ise şunlardır:Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler(1974), Türkiye İdare Tarihi(1979) İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı(1983) gibi birçok tarihi roman yazan İlber Ortaylı,Milliyet,Habertürk,Ntv Tarih,Hürriyet gibi kuruluşlarlada çalışmıştır.
Romanın konusu şöyle:
İmparatorluğun Son Günlerinden Cumhuriyetin Kuruluş Öyküsüne...
"En utanılacak yönümüz; tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek; tarih yazmamak konusundaki ısrarımız!" İlber Ortaylı
BALKAN SAVAŞLARI
"Balkan Savaşları, bizim tarihçiliğimizde imparatorluğun yıkılış süreci olarak adlandırılır. Aslında bu vaka, bir imparatorluğun yıkılışı olmaktan ötedir. Biz bu savaşlar
sonunda Rumeli'deki anavatanı kaybettik."
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
"Birinci Dünya Savaşı Türk halkı için en acı hatıralarla doludur. Cephede şehitlerin yanı sıra cephe gerisinde yokluktan, hastalıktan ölümler ve sıkıntılı bir hayat söz
konusudur. Ama galiba Türk toplumu modern anlamda bir millet olma aşamasına burada dönmektedir. Bu onu birçok başka uluslardan farklı kılan yanıdır. Direnci artırmış ve
kimliği oturmuştur."
LOZAN-Zafer mi Hezimet mi? "Cumhuriyet tarihinin üzerinde en çok tartışılan olaylarından biri Lozan Antlaşması'dır. Bu konuda Lozan'ı bir hezimet olarak görenler de bir zafer olarak niteleyenler de var. Lozan mantıki ve gayet onurlu bir uzlaşmadır. Kalıcı ve düzeni sağlayıcı bir anlaşma olarak görülmelidir."
CUMHURİYET
"Cumhuriyet, devamlılıktır. Osmanlı, Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin cumhuriyetidir."
SULTAN ABDÜLHAMİD
"Bir tarihçinin deyişiyle; Dünya tarihinin en hadiseli otuz küsur yılı, onu yormuştu."
ENVER PAŞA
"Başkumandan vekili cesur planların sahibiydi. Bu planların hepsinin aynı derecede akil ve bilgili bir şekilde hazırlandığını söylemek mümkün değildir."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
"Atatürk'ün başarısındaki en önemli faktör; vazgeçmek bilmeyen iradesidir, bu noktada Rumeli inadı vardır Gazi Paşa'da. "Olmalı" dediği an, olabilir yok. Bu liderlik yapmaya hevesli herkese lazım bir prensib..."
Balkan Harbi'nden Birinci Dünya Savaşı'na, İstiklal Mücadelesi'nden Lozan Görüşmeleri'ne, Halifelik tartışmalarından Cumhuriyet'in kurulmasına, Sultan Abdülhamid'den Mustafa Kemal Atatürk'e, Enver Paşa'dan Halide Edip'e gündemden düşmeyen konular ve tartışılan tarihi kişiliklere dair İlber Ortaylı'nın görüşlerini merak edenlerin kaçırmaması gereken bir kitap; İMPARATORLUĞUN SON NEFESİ...
(Tanıtım Bülteninden)
TARIK AKAN-ANNE KAFAMDA BİT VAR
Ünlü sinema oyuncusu,16 Eylül'de kaybettiğimiz ve hepimizin hatırlayacağı Hababam Sahneleri,7 kez Altın Portakal Ödülleri'nde en iyi erkek oyuncu seçilen Tarık Akan bir çok ödül almış ve Hababam Sınıfı,Yol,Adak,Deli Kan gibi bir çok filmde oynamıştır.
Romanın Konusu şöyle:
Sinema sanatçısı Tarık Akan, 12 Eylül 1980 askerî darbesinin hemen ardından, 1981 başlarında, Almanya’da yaptığı bir konuşma yüzünden yurda dönüşünde tutuklandı. Tutuklanmanın nedeni, sağcı bir gazetenin manşete çıkardığı yanlı ve yalan haberdi. Böylece uzun bir yargılanma süreci başladı. Siyasî Şube, sorgulanmalar, itilip kakılmalar, aşağılanmalar, soğuk hücreler, bitli fareli koğuşlar, sağcılar, solcular, devrimciler, idamlıklar…
Uzun zaman sonra aklanıp serbest kalan Tarık Akan, aradan yıllar geçse de o günlerin baskılarını, acılarını unutamadı ve sonunda yaşadıklarını yazıya döktü. Anne Kafamda Bit Var, o zorlu günlerin bir tutanağı. Bu kitapta anlatılanlar, özellikle 1970’lerin ikinci yarısından başlayarak Türk sinemasının nitelikli filmlerinde unutulmaz oyunlar çıkaran Tarık Akan’ın az bilinen bir yönünü ortaya çıkarıyor.
Anne Kafamda Bit Var’da, 12 Eylül dönemindeki yargılanma sürecinin yanı sıra Atıf Yılmaz ve Şerif Gören gibi yönetmenler, ünlü hukukçu Burhan Apaydın gibi pek çok tanınmış ad ve önemli olayla ilgili anılar da yer alıyor; Yılmaz Güney cezaevindeyken gizli saklı çekilen Yol filminin serüveni de anlatılıyor.

Yorum Gönder

0 Yorumlar